Mic-TrAmP YöNeTiCi
Mesaj Sayısı : 349 Yaş : 30 Nerden : GüLaĞaÇ İş/Hobiler : Web site kurumu, Futbol , Pc Kayıt tarihi : 06/02/09
| Konu: Farzın yanında nafilenin kıymeti Ptsi Şub. 09, 2009 4:10 pm | |
| Farzın yanında nafilenin kıymeti Sual: Hacda ölmekten korkuyorum. Hacca gitmek yerine, bir hayır kurumuna yardım eden, aynı sevaba kavuşur mu? Bu uygun değilse haccın kabul olması için nelere dikkat etmeli? CEVAP Bir kimse, hacca gitmeyip onun yerine, bin tane cami, bin tane okul, bin fakire ev yaptırsa, hacca gitme sevabı alamaz. Zekat vermeyip onun yerine, bin tane cami, bin tane okul yaptırsa, bir kuruşluk zekat borcunu ödemiş olmaz. Namaz kılmayan kimse de, bir vakit namaz yerine, bin tane cami, bin tane okul yaptırsa, bir vakit namaz sevabına kavuşamaz, bir vakit borcu ödenmiş olmaz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında damla kadar bile değildir. Melun şeytan, bazı kimseleri aldatarak farzları küçük gösteriyor. Nafileye önem verdiriyor. Zekat verdirmeyip, nafile sadakaları güzel gösteriyor. Halbuki, zekat niyetiyle fakire bir altın vermek, yüz altın sadaka vermekten daha sevaptır. Çünkü zekat vermek farzı yapmaktır.)
Farz haccı yaptıktan sonra, nafile hacca gitmeyip onun yerine yakınlarına, fakirlere yardım etmek elbette çok sevap olur. Farz olan hacca gitmeye çalışmalıdır! Bir defa farz olan haccı yapmak, yirmi defa Allah yolunda savaşmaktan daha sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hac, suyun kirleri temizlediği gibi, günahları yok eder.) [Taberani]
Kabul olan hac, kılınmamış namazların, tutulmamış oruçların, verilmemiş zekatların günahlarının affına sebep olmaz. Bunları geciktirme günahlarının affına sebep olur. Kul borçları da verilmedikçe veya helalleşilmedikçe ödenmiş olmaz. Kul ve Hak borcundan başka günahlar affedilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Arafat’ta vakfeye durup da günahlarının affedilmediğini zanneden mümin, büyük günaha girmiş olur.) [Hatib]
Haccın kabul olması için, haccın farzlarını, vaciplerini ve sünnetlerini yapmaya çalışmalı, niyeti düzeltmeli, riya karıştırmamalı, ihlasla hareket etmeli ve helal para ile hacca gitmelidir! Ticareti, dünyalık işleri, hac işine karıştırmamalı, borçları varsa ödemeli, hak sahipleri ile helalleşmeli, günahlarına tevbe etmelidir! Bunlara riayet edilerek yapılan hac makbul olur. İki hadis-i şerif meali: (Hac edin ki, muhtaç olmayın! Sefere çıkın ki sağlığa kavuşun!) [Şir’a]
(Hac zenginliğe, zina fakirliğe sebep olur.) [Taberani]
Hacca giden, başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek sıkıntılara da katlanmalı, yumuşak davranmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Yumuşak davranmayan hayır yapmamış olur.) [Müslim]
Sert, kırıcı olmaktan da kaçmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Sertlikten, çirkin şeyden sakının! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.) [Müslim]
Hacca giderken orada ölmekten korkmamalıdır! Hatta hac yolunda ölmeyi ganimet bilmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Hacca giderken veya gelirken ölenin, bütün günahları af olur. O kimse, hesaba çekilmeden ve azap görmeden Cennete girer.) [İsfehani]
Denizde damla değil Sual: Bazıları, “Hacca gitmek yerine o parayı muhtaç bir fakire vermek hacca gitmekten iyidir. Adak kurbanını kesmek yerine parasını bir fakire vermek kurbanı kesmekten daha iyidir” diyorlar. O zaman hiç hacca gitmemek ve hiç kurban kesmemek mi gerekiyor? CEVAP Kurban diye adanınca, onu ilk kurban bayramında kesmek gerekir. Kesilmezse artık bir daha kesilmez. Kurban demeyip adak denirse, her zaman kesilebilir.
Fakire yardım etmek sadaka vermek adak yerine geçmez. Sadaka vermek veya yoksullara yardım etmek, hac yerine geçmez. Böyle söyleyenlerin ya dinden haberleri yok veya kasıtlı olarak ibadetleri bozmak için böyle şeyler uyduruyorlar. Hac farzdır, sadaka nafiledir. Kurban vaciptir, sadaka nafiledir. Nafile vacibin ve farzın yerine geçmez. Fakire yardım etmek nafile ibadettir. Hac ise farzdır. Kurban ise vaciptir. Adak da vaciptir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Farzın yanında nafilenin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir.)
İnandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi inanmaya başlarsın. Bunun için Hazret-i Ömer buyuruyor ki: (Dininizi doğru öğrenip, buna uygun yaşayın. Yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz.) | |
|