İzmir'e yürüyen küçük kaçak yunan grupları yiyecek istemek için yolları üzerindeki köylere uğruyor, ayak üstü birşeyler yiyip yola düşüyorlardı. Kimi yerlerde köylüler silahla karşı duruyor ya da çeteler bu kaçakları çevirip temizliyorlardı.
Savunmasız Kuzuluk Köyü'ne yirmi kaçak geldi. Küylüler çeşme önünde toplanmış dertleşiyorlardı. Yunanlıların geldiğini gören bir kız korku içinde evine kaçtı. İçeri girip kapıyı ve tek pencerenin kepengini kapattı.
Yunan askerlerinden biri güzel kızı fark etmişti. Kapıyı, kepengi zorladı ama açmayı başaramadı. Bir arkadaşı yanaştı:
"O güzel kızı istiyor musun?"
"İstemez miyim? Taze incir gibi."
"Oyleyse evi ateşe ver. Dışarı çıkart."
"Akıllısın."
Kapının önüne saman yığıp ateşledi. Alevler az sonra evi sardı. Annesi kıza dışarı çıkması için, yunanlıya ise kıza dokunmaması için yalvarıyordu. Köylüler uzakta toplanmış ağlaşmaktaydı.
Durum, kaçakları eğlendiriyordu. Kız az sonra yanmamak için ya kapıdan ya pencereden dışarı atacaktı kendini.. Ve asıl eğlence başlayacaktı. Keyif içinde beklediler.
KIZ DIŞARI ÇIKMADI, EVLE BİRLİKTE YANDI.
( Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler, s. 651-652 )
O BİR TÜRK KIZIYDI...!