Mic-TrAmP YöNeTiCi
Mesaj Sayısı : 349 Yaş : 30 Nerden : GüLaĞaÇ İş/Hobiler : Web site kurumu, Futbol , Pc Kayıt tarihi : 06/02/09
| Konu: Hadis ilimin Temeli Ptsi Şub. 09, 2009 12:54 pm | |
| Hadis İlimlerinin Temelleri
SünnetinKur'an dan sonra ilk başvurulacak merci olması ve Kur'an'ın pratiğegeçirilmesi açısından İslami ilimler arasında hadis ilimlerinin nekadar önemli olduğunu belirtmeye hacet yoktur. Kur'an ayetleri bize hiçbir bozulma olmadan ulaştığı için onun orijinalliğini araştırmaya gerekyok ise de, bize ulaşan sünnetin hangilerinin ne doğrulukta ulaştığınıaraştırmak hadis ilimlerinin konusu olmuştur. Bugün İslam'a gönülvermiş, onun derdini kendine dert edinmiş herkesin hadis ilimlerinedair temel bilgileri - yalnızca ana hatları ile de olsa - bilmesigerektiği kanaatindeyiz. Nasıl ki matematik ile ilgili dört işlem gibitemel bilgileri bilmek bir insanı matematik uzmanı yapmıyorsa, temelhadis usulü bilgilerini bilmek de bir müslümanı muhaddis yapmayacaktır.Ama yine de bu bilgiler, hadis öğrenirken, hadis eserlerine bakarken,onların sağlıklı ulaşıp ulaşmadığını anlamada yardımcı olacak, o kişiyihadis/haber alma ve verme şuuru ile donatacaktır. İşte bu düşünce ilemüteakip bölümlerde hadis ilimlerine temel seviyede küçük bir girişyapmak amaçlanmaktadır.
-------------------------------------------------------------------------------- HADİS İLİMLERİ Hadisilimleri deyince ilk olarak akla ilm-u dirayet-il-hadis gelir. Bu ilimdalında hadisin kuvvet derecesi, doğruluğu, bizlere sağlıklı birbiçimde ulaşıp ulaşmadığı araştırılır. Dirayet/Rivayet ikilisi birbakıma kalite/kantite ikilisine benzer. Mesela tek bir kanaldan gelendirayeten güçlü bir hadisin, bir kaç kanaldan gelen yani rivayetengüçlü gözüken bir hadisden daha sahih olması pek ala mümkündür. Hadisilimlerinden bir diğeri de ihtilaf-ul-hadis'dir. Bu ilim dalı sıhhatenaynı kuvvette olup birbiri ile uyuşmayan iki hadis arasındaki ihtilafıçözmekle meşgul olur. Bu durumlarda muhaddisler ve fakihler cem vete'lif, tercih, nesh ve tevakkuf denilen metodlar kullanırlar.
Hadisrivayet eden kişilerin rivayete ehil olup olmadıklarını araştıran ilimdalına da cerh ve ta'dil veya nakd-i rical denir. Bu ilim dalı hemşahıslar hakkında bilgi toplamak, hem de bu bilginin objektifliğininsağlanması açısından ve bu kimselerin hangi kriterlere göre hadisrivayetine ehil olup olmayacaklarının tesbiti bakımından çok zor ve çokmesuliyetlidir. İşte bu yüzden Buhari, Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel,Hafız Zehebi gibi az sayıda alim bu işin hakkını verebilmişlerdir.
-------------------------------------------------------------------------------- HADİS İSTİLAHLARI Herilim dalının bir terminolojisi olduğu gibi hadis ilimlerinin deistilahları vardır. Hadis istilahları anlaşılmadıkça hadis usulü deanlaşılamaz. Hadis istilahları çok sayıda olduğu için aşağıda sadecebir kısmına temas edilecektir: Ravi, hadisi rivayet eden kişidir.Bir ravi hadisi başkasından aldığında aldığı kişiye o ravinin şeyh'idenir. Hadisi alan ravi de talib'dir. Hadis almaya ahz, başkasınarivayet etmeye de eda tabir edilir. Sened, hadisi rivayet eden raviler zinciridir.
Cerhve ta'dil ilminde ravilerin kalitesini belirtmek için sika (hadisrivayetine tam ehil kişi) dan vadda (hadis uyduran kişi) ya kadarçeşitli tabirler kullanılır. Bir ravi, durumu araştırıldıktan sonra, yabu iki uçtan birinde, ya da arada bir yerde değerlendirilir. "Sika"da iki şart aranır: Adl ve zabt. Adl ravinin hadisi bozmadan rivayeteden dürüst bir müslüman olması, zabt ise hafızanın kuvvetli olmasıözelliğidir.
Hadisin ne şekilde rivayet edildiği de önemlidir.Bunlardan bazılarına sema, kıraet, icazet denir. Sema talibin şeyhdendoğrudan işitmesidir. Kiraet ise talibin hadisleri bir yazılı metindenokuyarak şeyhine arz etmesi, şeyhin de onları rivayet ettiğinionaylamasıdır.
Burada, yazılı belgelere günümüzde haber bakımından verilen önemi göz önüne alarak bir noktaya dikkat çekmekte yarar var:
Sema,hadisçilerin nazarında en sağlam ahz yoludur. Her ne kadar ilk hicriasırlarda hadislerin yazılması vuku bulmuş aksini iddia edenmüsteşriklere gereken cevaplar verilmişse de bu, semanın birinciderecedeki önemini azaltmaz. Çünkü hadis tahsilinde asl olan kalitedir.Mesela tarihi bir vesika bulunsa hadisçiler şu soruları soracaklardır:Bu vesikayı kim yazmıştır? Bu kimse haber vermede ne kadar dürüsttür?Vesikada yazdığı haberleri öğrenip yazıncaya kadar hafızasında bozmadantutabilmiş midir? Olayı bizzat kendisi mi müşahede etmiştir yoksabaşkasından mı almıştır? Yazdığı haber siyasi ise, bu kişi taraf mıdırveya ona yazdırılmış mıdır? Daha sonra bu vesikada tahrifat yapılmışmıdır? Görüldüğü gibi vesikanın sahte olmadığı bilinse bile buyetmemektedir. Halbuki haberin doğrudan raviden dinlenmesinde buzorluklar en aza iner. Elbette ki ravi hadisi ahz ederken şeyhin hadisihem ezberden bilip, hem de yazdığı bir kâğıttan okuması daha dakuvvetlidir. Bu konuda hadisçilerin nasıl titiz davrandığına dair birörnek verelim:
Tirmizi (ra) bir hadisi senedi ile rivayetettikten sonra bu hadisdeki şeyhi Abd b. Humeyd'in, Muhammed b. Fadl'inşunu anlattığını söyler: "Yahya b. Main ilk benim önümde oturduğuzaman bu hadisi sordu. Ben de Hammad b. Seleme bize tahdis etti(diyerek hadisi edaya başladım) Yahya dedi ki keşke defterinizdenrivayet etseniz? Ben de defterimi getirmek üzere kalktım. Elbisemdentuttu ve önce bana (hafızanızdan) yazdırın. (Defteri getirmeden önce)tekrar size kavuşamamaktan korkuyorum dedi. Bunun üzerine hadisiyazdırdım, sonra çıkıp defterimi getirdim ve ona (hadisi) okudum."
Muhaddislerin, ravilerin kalitesi üzerinde ne kadar dikkatle durduğuna da İmam Malik şu sözleri ile işaret etmektedir: "Builim, yani hadis ilmi dindir. Artık dininizi kimlerden aldığınızadikkat ediniz. Şu direklerin dibinde Rasulullah (sav) şöyle buyurdudiyenlerden yetmiş zat gördüm ki her hangi birisine beytü'l-malı teslimederseniz yine emin sayabilirsiniz. Böyle iken onların hiç birisindenahz etmedim. Çünkü bu işin ehli değillerdi. Sonra memleketimize İbn-iŞihab-i Zühri gelince hepimiz kapısına koşup üst üste yığılırdık."
-------------------------------------------------------------------------------- HADİSLERİN ÇEŞİTLİ YÖNLERDEN SINIFLANDIRILMALARI Sıhhat yönünden:
Sahih: Aşağıdaki üç şartı sağlayan hadise denir: - Senedinde kopukluk olmaması (muttasıl olması) - Bütün ravilerin sika olması - İllet ve şazlık bulunmaması Buson şartın araştırılması zor olup, bunda ancak Buhari gibi büyük hadismütehassısları derinleşebilmişlerdir. İllet ve şazlık olması durumu,ilk bakışta hadisin sened ve ravi yönünden sağlam gözükmesine rağmen,metin veya senedde gizli bir bozukluk olması halidir. Eğer muallel(illetli) veya şaz ise hemen zayıf hadis mertebesine iner.
Hasen:Sahih hadisin şartları bunda da geçerlidir. Şu farkla ki ravilerdenbirisi iyi olmasına rağmen hafıza gücü gibi bir bakımdan sikamertebesine çıkamamışsa o hadis "hasen" olur. Hasen hadis sahihdenaşağı fakat ona yakın, zayıf hadisden yukarda bir yerdedir.
Zayıf:Genelde sahih ve hasen şartlarını, senedde kopukluk (munkati) olması,ravilerden bir veya bir kaçının zayıf görülmesi, illet, ve diğersebeplerden dolayı sağlayamayan hadisdir.
Mütevatir: Yalanüzerine birleşmesi aklen imkansız olan bir grup insanın rivayet ettiğihadisdir. Bu şart her tabakada tahakkuk etmelidir. Mütevatir hadise"kesin" gözü ile bakıldığından inkarı tehlikeli görülmüştür. Mamafihmütevatirlerin sayıları pek azdır.
Mevzu: Uydurma hadisdir.Kimi alimlere göre mevzu hadis, zayıf hadislerin en düşük derecesidir.Bir başka görüşe göre de mütevatir ve mevzu hadisler, ilki kesinolduğundan, ikincisi de uydurma olduğundan hadis araştırmalarına dahiledilmezler.
Sahibi yönünden:
Merfu: Peygamber (sav)'e ait olan hadisdir.
Mevkuf: Söz veya fiilin sahabeye ait olduğu hadisdir.
Maktu: Söz veya fiilin tabiiye ait olduğu hadisdir.
Bir hadisin merfu olması onun sahih olduğunu göstermez. Merfu bir hadis pekala sahih, hasen veya zayıf olabilir.
Senedde uzunluğu yönünden:
Ali: Senedin muttasıl olmakla birlikte az sayıda raviden oluşmasıdır.
Nazil: Seneddeki ravi sayısının çok olmasıdır.
Elbetteki hadisin az sayıda insandan geçerek muhaddise ulaşması tercih edilir.Mamafih nazil bir hadisin ali'den daha sahih olması da mümkündür.
Hadislerin sıhhatlerine göre hükmü:
Sahihve hasen hadisler içtihada elverişli kabul edilirler. Zayıf hadislerise müçtehidin metoduna, hadisin zayıflık derecesine, kendinidestekleyen başka hadisler olup olmamasına göre kabul veya rededilirler. Zayıf hadisler genelde içtihada elverişli görülmese bile"fedail-i a'mal" konularında, yani insanları iyi amellere teşvik etmebabında anlatılabilirler. Çünkü zayıf hadis, mevzu hadis gibi uydurmaolmayıp içtihadda, helal, haram gibi önemli konularda istifadeedilebilecek kuvvete çıkamamış hadisdir. Mevzu hadisle, zayıf hadisarasındaki bu fark hatırda tutulmalıdır.
Mevzu hadisleregelince, muhaddisler bunların asılsız olduğu belirtilmeksizinsöylenmesinin, yazılmasının haram olduğunu söylerler. Çünkü böyle birhadisi gören kişi onu peygamberimize ait sanacaktır. Mevzu hadislerasılsız oldukları belirtilerek insanları bunlara karşı uyarmak içinsöylenip yazılabilir. Hadisde metin ve sened tenkidi:
Bir hadisin makbul olup olmadığının araştırması iki safhadan geçer:
- Metin tenkidi - Sened tenkidi
Metintenkidi hadisin metninin incelenmesi ile içinde tutarsızlıkların olupolmadığının, daha kuvvetli ve yaygın hadislerle çelişip çelişmediğininaraştırılmasıdır.
Sened tenkidi ise senedin yapısınınincelenmesi ve tarihi bilgilerle ravilerin ömürlerine bakarak kopuklukolup olmadığının, ravilerin rivayete ehil olup olmadığınınaraştırılmasıdır. | |
|